Clicky

Melekleşen Kelimeler

Harfler, çiğnenip yutulmak için değil hava unsuruna yüklenip melekleşmek içindir.

Öyle bir şey düşünün ki aynı anda yüzlerce iş yapıyor. Bir o kadar da kabiliyetli ki hiçbir işini aksatmıyor. Bize çok yakın fakat ortada görünmüyor.  Her yerde olmasına rağmen kendini fark ettirmiyor. Canlı bir varlık değil fakat canlı gibi iş görüyor. Evet,  hepimizin bildiği fakat çoğunlukla (ünsiyetten ötürü) unuttuğumuz hava unsuru yani atmosferden bahsediyorum. Bizimle o kadar içi içe ki örneğin; eğer burun deliklerimizden içeri girip akciğerimizle arkadaşlık etmese biz hayatımızı sürdüremeyiz. Veya ağzımızda iş gören hava kütlesi, konuşmamızı sağlayıp, metrelerce uzaktaki bir arkadaşımızın kulağının içinden geçirerek beyne sinyaller göndermese iletişim kuramayız. Bununla birlikte sadece insanlara odaklı da değil. Hayvanlar ve bitkilerle de ilgileniyor. Ateş bile varlığını ona borçlu.. Örnekler alabildiğine çok, öyle çok ki.. Düşünsenize bu kadar işi hiç karıştırmadan yapan hava unsuru o kadar sessizdir ki rüzgârlar olmasa kendisinden neredeyse hiç haberdar olmayacağız. Sessiz, görüntüsüz, kokusuz fakat sürekli faal ve her yerde..

Ayrıca Risale-i Nur’dan öğrendiğimize göre Cenâb-ı Hakk’ın Arş-ı Azamdan (tüm evreni çepeçevre saran azametli tabaka) başka arşlar da yaratmış. Hava unsuru da bunlardan birisi.. Yani tabir caizse bir santral merkezi mesabesinde görev yapıyor. Cenâb-ı Hakkı’n emir ve iradesinde esma-i ilahilere doğrudan doğruya ilk temasın gerçekleştiği santrallerden birisi.. Öyle bir santral ki kendi başına bırakılsa hiçbir fonksiyon icra edemeyecek derecede cılız, iktidarsız, şuursuz ve kabiliyetsiz bir gaz bileşeni iken Cenâb-ı Hakk’ın esma ve sıfatlarını yansıtabilen saf/latif /duru bir yapıda olması hasebiyle mükemmel kabiliyetler kazanıyor.

Bununla birlikte bir yönüyle sanki sürekli insana dönük hareket ediyor gibi davranıyor. Mesela insanın ses ve görüntülerini kaydediyor. Hatta eski insanların ses kayıtlarına ulaşmak için araştırma yapan bilim adamları bile var. Evet! Konuştuğumuz her şeyi bir birine aktararak göklere ileten bir mekanizma var. Bu mekanizma hava unsurunda saklı.

Bunları zihnimizde yan yana getirip biraz düşündüğümüzde aklımıza, “Benim gizli kapaklı konuştuğum her şey de kayıt altına alınıyor mu?” sorusu gelebilir. Bu durum şaşırtıcı olsa da cevabımız Evet! Görüntü ve seslerimizi kamera gibi kaydeden varlık var ve bu hava unsurudur. Hava unsurunun bu özelliğini bilmek üzerimize bazı sorumluluklar yüklenmiş olabilir. Örneğin;  Peygamber (s.a.v) Efendimiz bir hadis-i şerifinde  “Ya hayır konuş ya da sus!” demiştir. Yine Risale-i Nur’dan öğrendiğimize göre Cenâb-ı Hak ağzımızdan çıkan güzel kelimelerden ruhaniler yaratmaktadır. Buna en güzel örnek, okuduğumuz Kuran ayetlerinin kabrimiz de bize arkadaş olarak temessül etmesidir.  Yine Risale-i Nur’da geçen “Burada meyve yersin, orada ‘Elhamdülillah’ yersin” ifadesi de buna işaret etmektedir. 

Hava unsurunun bu kadar meziyetleri olduğuna göre biz de bundan istifadelerimizi azami düzeyde arttırabiliriz. Ağzımızdan çıkan sözcükleri melekleştirebiliriz. Her aklımıza geleni söylemek yerine her kelimeyi filtreden geçirmekle işe başlayabiliriz. Kullandığımız kelimeleri melekleştirmek için Kuran-ı Kerim’den istifade edebiliriz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) neleri tavsiye etmiş araştırabiliriz. Düşünsenize ağzımızdan çıkan güzel kelimelerden Cenâb-ı Hak şuur sahibi ruhaniler yaratıyor ve bu ruhanileri bize arkadaş ediyor. Ahirette binlerce belki milyonlarca böyle arkadaşlarımızın varlığı ve onlarla buluşmak, görüşmek ne güzel olsa gerek..

Okuyabilmekte ve düşünmekte devam ettikçe parmaklarım ve dilim kalemleşiyor. Hava zerrelerinin sayfalarında (hikemiyâttan) silinmez yazılar yazıyorum.

Kuş Sütü / Ahmed İhsan Genç

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir