Clicky

Sa’y ve Ramazan

Ramazan-ı şerifin bir gecesi sair 333 geceden daha değerlidir.

Kuş Sütü

Umre ya da Hac’cın mühim rükünlerinden olan, “Sa’y” denilen bir ibadet vardır, Safa ile Merve tepeleri arasında 7 kez gidip gelinir. Bu ibadette Hacer annemizin bebeği İsmail’e birkaç damla su bulma ümidiyle ıssız ve susuz çölde çaresizce Safa ile Merve tepeleri arasında koşması taklit edilir. Yaklaşık 400 metreyi bulan iki tepe arasını birbirine bağlayan mermer koridorda yalınayak hızlı adımlarla yürür hacılar. Bu yürüyüşte hacıların ağzından yüksek sesle okunan dualar, yakarışlar eksik olmaz. Bir de bu sa’y yürüyüşünde bir bölüm vardır ki hacılar oraya geldiklerinde hızlanırlar, canlı adımlarla koşmaya başlarlar. Buna hervele denir. İki yeşil ışık arasını kapsayan 55 metrelik bu bölüme gelindiğinde güçlükle adım atabilen yaşlı teyzelerin, ninelerin ve amcaların birden gayrete gelip genç delikanlılar gibi orada hızlanmaları görülmeye değerdir.  3 km’ye yakın bir yolculuktan sonra baldırlar şişer, dizlerde derman kalmaz ve hacılar saçlarından bir miktar kestirerek sa’y ibadetlerini tamamlamış olurlar.   Bu binlerce yıl öncesinde yapılmış ve bir annenin yavrusuna su bulmak ümidiyle iki tepe arasında koşuşturmasını tekrarlamamız kuru bir taklit değildir. Umre ve haccın mühim bir rüknü olan bu kıymetli ibadetin hamil olduğu mana okyanusundan ben kendi dar anlayışımdan akseden birkaç mana damlasını izninizle size izah edeyim.

Sa’y Arapçada çalışmak, gayret göstermek manasına gelir. Kur’an’da “Leysel insane illâ ma Saa” (Necm Suresi, 39) ayetiyle insana ancak çalışmasının karşılığı olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu kısacık dünya hayatı sonsuz ve ebedi hayatımızı kazanmamız için bize açılan bir sa’y ve gayret yeridir. Bir diğer deyişle dünya hayatımız dar-ul hizmettir, dar-ul ücret değildir. Hal böyle iken kusurlu ve zayıf kullar olan bizler çoğu zaman gerektiği gibi gayret gösteremez ve çalışamayız. Hatta çoğu zaman buranın hizmet ve gayret yeri olduğunu unutup ücret ve refah peşinde koşarız. Sonsuz ahiret yolculuğunda bize lazım olacak gerekli alış verişi yapamadan müflis bir tüccar olarak bu dünyadan göçüp gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Bizim aczimizi ve tembelliğimizi çok iyi bilen merhametlilerin en merhametlisi olan Sultanımız, Rahim Rabbimiz işte böyle olmasın diye bu sa’y ibadetiyle bize bir fırsat sunar. Sanki talebelerine sınıf geçirmek için sınav sorularının arasına birkaç kolay soru serpiştiren merhametli bir öğretmen gibi Rabbimiz bu iki tepe arasında bizi koşturur, gayret göstermemizi ister ve izler. Attığımız her adım daha önce tembellikle ihmal ettiğimiz bir görev, ibadet ya da bir çalışmadır. Her adıma ve her metreye belki milyon sevap yazar. Özellikle tavaf ibadetinden sonra o soğuk mermerlerde yalın ayak yapılan sa’y ibadetinin son birkaç şavtı öyle zor geçer ki… Her adım sanki bir ömür mesabesine değer. Tembel ve ihmalkâr talebenin işte burada gösterdiği gayret ve çalışması onun sa’yi olur. Boşa geçen kıymetli ömür dakikalarının bir nevi telafisidir. Her adım âlemlerin Rabbine, en sevgiliye bir adım daha koşma, rıza-yı ilahîye bir adım daha yaklaşma olur. Her adımda belki binlerce günah affedilir ve binlerce ikram ihsan edilir.

Ramazan ayı da bana sa’y ibadetini hatırlatır. 12 ay içinde müstesna bir yer teşkil eden bu mübarek ay gelince sanki sa’y yapıyormuş gibi oluruz. Bu mübarek ayda birden hızlanırız. Sahur, oruç, iftar, teravih, Kur’an kıraati derken son on güne ulaştığımızda sanki hervele yapar gibi iyice hızlanır geceleri bile uyumaz oluruz. Her dakikası, her anı bir daha ele geçmeyecek derecede ihsan, bereket ve feyizlerle doludur.  Şefkatlilerin en şefkatlisi olan merhametli Sultanımız, Rabbimiz, sa’y yapmaya imkân bulamayan kullarının ayağına sanki sa’yi getirmiştir. Bizim gibi aciz, tembel kullarına bir gayret göstererek 11 ay boyunca ihmal ettiği derslerini bu ayda tamamlamaları için bir fırsat sunar. Hatta vakit namazlarını bile ihmal eden bazı kimselerin büyük bir aşkla ve şevke teravih namazlarında en ön safta yer tuttuklarını görürüz. Sultanlarına en güzel pozu ve görüntüyü vermek istedikleri ve önceden yapamadıkları bütün ibadetleri telafi etme heyecanları açıkça okunur lisan-ı hallerinden.

İşte her dakikası, her saniyesi, her anı böyle kıymetlidir Ramazan’ın.  Şeytanlar bağlanır, mide fabrikası tatile girer, insanın metafizik yönü inkişafa bağlar, kalp ve ruh hayatı hareketlenir, feyizler yağmur gibi iner, insana hayvaniyetten kurtulup hakiki insan olmanın yolu açılır. Hatta onun içinde bir gece vardır ki bir gecesi 80 yıllık ömre bedeldir. Melekler, ruhanîler iner “Hakiki İnsaniyet” mertebesine ulaşmış insanları tebrik etmeye. Sonra da bayram gelir. Rabbinden ümidini kesmeden gayretine devam eden ve mucizevi bir şekilde zemzeme kavuşan Hacer annemiz misali biz de Ramazan’daki bu gayretimizle manevî bir ihsana gark oluruz.  Rabbim bizleri bu mübarek ayda sa’yi, gayreti, çabası harmanlanan, bereketlenen ve binler semereler veren kullarından eylesin ve bize nice Ramazanlara ulaşmayı nasip etsin. Amin!

Evet, Ramazan-ı Şerif, bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta, bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır. Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semerâtını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur’ân ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i kàtıadır. 

Risale-i Nur, 29. Mektup

One thought on “Sa’y ve Ramazan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir