Bediüzzaman hazretleri 20. Sözün ikinci makamında yukarıdaki ayet için şöyle demektedir:
“Gözünüzü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hazır ederim.” olan hadise-i harikaya delâlet eden şu âyet işaret ediyor ki, uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar etmek mümkündür.” Madem eşyayı ışınlamak mümkün öyleyse ışınlanmayı anlamak için tanımına ve tarihçesine kısacıkta olsa değinelim.
TDK’ ya göre ışınlanmak :
- Fizikte, bilim kurguya göre ışın gücüyle bir varlığı, atomlara ayırarak görünmez duruma getirmek ve tekrar atomlarını birleştirerek bir varlığı yeniden görünür yapmak.
- Mecaz olarak, Bir şeyi bir yerden başka bir yere hızla göndermek anlamlarına gelmektedir.
Bu tanımlardan anlaşılan şu ki ışınlanmak bilimkurgu ve mecaz olmaktan öteye gidememiş. Zaten ışınlamak işinde insanoğlu daha emekleme devresinde bile değil.
Bunu şöyle açıklayabiliriz; günümüzde ışınlamak ve kuantum ışınlama arasında sadece bir isim benzerliği var. Bu isim, bilim kurguda yaygın olarak kullanılan ışınlanmadan esinlenmiştir. Fakat kuantum ışınlanma, maddenin kendisinden ziyade şimdilik bilgi aktarımı ile sınırlıdır. Daha maddenin ışınlanması ortada bulunmuyor.
Kuantum ışınlanma, kuantum bilgisinin (örn. bir atomun veya bir fotonun) kuantum dolaşıklığı yardımıyla bir yerden diğerine iletilebildiği bir süreçtir.
Kuantum dolanıklığı; Bir foton parçacığı ikiye ayrıldığında, aralarındaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun, bağlarının kopmamasıdır. Parçalardan birine yapılan değişikliğin anında diğerine de yansımasıdır. Yani iki foton birbirinden olabildiği kadar uzaklaştırılsın sonra bir tanesine bilgi yüklendiğinde arasında hiç bir bağ bulunmayan diğer fotonda bu bilgiyle yüklenir. Bilim adamları kuantum ışınlanmayı iki elektron arasında gerçekleştirmeyi başarmışlardır. Fakat ışınlanma moleküllerden daha büyük bir şey arasında henüz elde edilmemiştir. Kuantum ışınlanma ilk önce tek fotonlarda gerçekleştirildi, daha sonra atomlar, iyonlar, elektronlar ve süper iletken devreler gibi çeşitli malzeme sistemlerinde gösterildi. Kuantum ışınlama için bildirilen en uzun ışınlama mesafesi 1.400 km’dir. Bu açıklamalardan da fark edileceği gibi basitçe kuantum ışınlama bilginin aradaki mesafe ne olursa olsun bir fotondan bir fotona veya bir elektrondan başka bir elektrona kuantum dolanıklığı vesilesiyle aktarımından ibaret gözüküyor. Bu ise bilim insanlarını kuantum bilgisayar üzerinde çalışmaya yönlendiriyor. Yani maddenin bir yerden bir yere nakli gündemde değil. Futiristler (Gelecekteki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri tahmin etmeye çalışan kişiler.) bu önemli işi atlayıp insan ışınlama üzerinde kafa yoruyorlar.
Bilim adamları ise ışınlanma mesafesini adım adım artırmaya çalışıyorlar. Filozoflar ise benlik nasıl ışınlanır. Işınlanan kişi aynı mıdır gayrı mıdır? Konularında kafa patlatıyorlar.
Peki ışınlanmanın önemi nedir? İnsanlık Niye özellikle onun üstünde diğer keşiflerden daha çok durmalı? Beşer bu konuda ne yapmalı meselesine gelirsek. İlk olarak Bediüzzaman hazretlerini dinleyelim: “İşte, beşerin nazik san’atlarından olan celb-i suret ve savtların çok ilerisindeki nihayât hududunu, şu âyet remzen gösteriyor ve teşviki işmam ediyor.” Evet konunun başındaki ayet beşeri teşvik ediyor. Beşer de başım gözüm üstüne deyip şevk ile çalışmalı. Birde bu konuyla ilgili 20-21 yaşlarındayken bir sempozyumda dinlediklerimi aktarmak isterim.
“Alwin Toffler insanlığı değiştiren üç dalga yaşandığını söylüyor. Birinci dalgaya tarım devrimi ismini veriyor. İkinci dalgaya endüstri devrimi diyor. Üçüncü dalganın ise 1955 yılında başladığını, ismini belirlemediğini ama bilgi ve teknoloji devrimi olabileceğini ifade ediyor. Sempozyumu sunan kişi bu insanlığı değiştiren dalgalara dördüncüsünü ve bir beşincisini ekliyor. Dördüncü dalga IŞINLANMANIN bulunmasıyla başlayacak diyor. Beşinci dalganın ise insanlığın gök cisimlerine müdahele etmesiyle başlıyacağını ifade ediyor.”
(Beşinci dalganın konusu Mücizat-ı Resülullah ile alakalı olduğundan ayrı bir yazıda incelenecektir.)
Evet ışınlanmanın keşfi insanlığı değiştirebilir, hale hale yayılacak bir dalganın başlangıcı olabilir.
Bu dalgalanmayı ademoğlu oluşturmalı. Bu yüzden medeniyet adına maddenin ışınlanmasını keşfetmek önemli. İnsan, aklıyla ve kalbiyle tembelliği bırakıp bu ayetin teşvikine kulak vermeli. Aklıyla, kainat kitabında yazılan ışınlanmayı ve bilimsel gelişmeleri takip edip keşfetmeye çalışmalı. Beşer, akıl ve kalbini kullanarak Neml süresi 40. Ayetini ve onun siyak ve sibağını tefsirlerde anlatılan cevherlerini arayıp çıkarmalı. Bu Kuran ayetlerini harf harf, kelime kelime, cümle cümle inceleyip ayetin içine girmeli. Bu ayetlerin dürbünleriyle uzak şeyleri yakınlaştırıp, mikroskoplarıyla da en ince detayları büyütüp müşahede etmeli. Allah’ın tevfik ve inayetiyle.