Clicky

PUSULA İNSANLAR ve YOLU ŞAŞIRMIŞLAR

Şaşkınlığın içine düştüğünde anlarsın yol bilmenin, iz bilmenin, aşina olmanın değerini. Kim belirsizliklerin ortasında öylece kala kalmış çaresizliği yaşasa derin, karanlık bir psikolojinin girdabında düğümlenir. Zaman ve mekân onu sıkar sıkar, küçültür, sıkıştırır, boğar… Koca dünya ona dar gelir. Ne dünya ona sığar ne o dünya ya… Hayat ağırlaşan ve büyüyen bir yük gibi sırtında kamburlaşır.  Bu halde bütün endişeleri, korkuları, evhamları, vesveseleri başına toplanır. Çıkış yolu bulamaz. Çıkmazlarda benliğine kilitlenir. Kendiyle kavgalaşan, bütün eşya ile düşmanlaşan bir yabancılaşma yaşar…

Maalesef bu tür insanlar çare olarak kendilerince buldukları sarhoşluğa, uyuşturuculuğa, unutturuculuğa ya da farklı farklı intiharlara kendilerini bırakmak zorunda kalırlar. Bazen bir nefes, bir ses, bir es kurtarıcıları olabilir. Lakin serseri saçmalar gibi savruldukça dağılırlar, dağıldıkça, paramparça olurlar. Gâh bir deli rüzgâr olur, gâh çalkantılı bir deniz, gâhi koyulaşan bir gece. Hepsi üzerine çullanır benliğinde. Sevmeye çalışır sevemez. Tutmaya çalışır yakalayamaz. İnanmaya çalışır tutunamaz. Güvenmeye çalışır boşlukta kalır. Hep uzaklık, hep yalnızlık ve buhran kesifliğine düşen ruhuna zift karanlığını içirerek varlık kaygısını çeker…

Şeytan ve nefis de yardım ederek bazen kısır bir bilmeceyi, bazen de karmaşık bir meçhulü içinde yerleştirmeye çabalarken cinnet sessizliğini giyinir. Varlık sancısında kıvranır. Yokluk çığlıklarına bürünür. Ne içinde ne de dışında bir ışık göremez ki gözü açılsın, gönlü uyansın, varlığı anlamlansın… İlla bir imdat lazım. İlla bir inayet lazım. İlla bir ianet lazım…

Ey kendi karanlığında güneş arayan arkadaş! Sen Nuru yanlış yerde arıyorsun… Nur göklerdedir… Nur parlak kalplerdedir… Nur senin seni terk ettiğin yerdedir… Bir ışık ki her şeyi aydınlatan hakikatiyle senin hayatına nur verebilir. Ancak kendi nüshanı okudukça, dünya kitabından ders aldıkça varlığın ve dünyan aydınlanabilir. Bunun için sana yol göstericiler lazım, ders vericiler lazım… Baktıkça yolunu bulacağın, kayboldukça izini süreceğin, karanlıkta kaldığında ışığını takip edeceğin rehberler lazım. Kendini kırıp, enaniyet kabuğunu çatlattığın yerde hemen bir müşfik, anaç, kucaklayıcı bir rahmet ve yardımsever bir el, sahiplenen bir dünya bulacaksın…

Başta Enbiya aleyhimüsselam ve en mümtaz şahsiyetiyle Resulullah Aleyhisselatüvesselam… Sonra onun talebeleri senin şaşkınlığını gideriyor, bunaltılarını yok ediyor, endişe ve korkularını bertaraf ediyorlar. İşte bu pusula insanlar sana hatt-ı hareket çiziyor, ayağını nereye basacağını gösteriyorlar. Bundan daha güvenli, daha huzurlu ve daha selametli bir hayat düşünülebilir mi?… Böyle nurlu, şefkatli ve yüce ruhların eşliğinde yürümek, beraberinde yaşamak hem dünyayı hem ölümü hem de ahireti aydınlatmaz mı? güven vermez mi? mutlu etmez mi?

Bu kişiler insanlık adına öyle alakadardırlar ki en geniş şefkat, en düşünceli ilgi, en kuşatıcı yakınlık, en yüksek fedakârlık, en ulvî dostlukla namdar olmuşlardır. İnsanlar arasında temayüz etmişlerdir…

Onların sıcak yüreklerine girmek, yumuşak ellerinden tutmak, şefkatli sinelerine sarılmak istemez misin? Bak her devirde, her zaman, her yerde öyle kimseler sana yardım için bekliyorlar. Farkında değil misin? Bir hazık hekim gibi merhametli ve mütehassıs, bir mürebbi gibi munis ve sevecen, bir muallim gibi dikkatli ve hakikatli olduklarını bilmelisin.

Bak!… Fark et!.. Eğer ihtiyacının ve vicdanının saffetine, samimiyetine, gücüne güveniyorsan onları en yakınlarında da görebilirsin, bulabilirsin. Hayatı onlarla yaşamanın manasına, kolaylaşan güzelliğine, hakikatli genişliğine, engin ulviliğine ulaşabilirsin.

Onlar bazen bir kardeştir, bazen bir yakın dost, bazen bir komşu, bazen bir abi, bazen bir yolcu, bazen de öğretmen ve mürşittir. İçimizdedirler, içimizdendirler. Yakınlıkları onların yüksek ahlakından ve ağır sorumluluklarındandır. Onlar müeyyed ve mukarrebdirler…

Onlardan biri olan Ahmet İhsan ağabeyimizle capcanlı günlerimizin iç içeliğini yaşadık. Aynı zamanı, aynı mekânı ve aynı semayı paylaştık. Hayatlarımız buluştu. Yan yana, diz dize, nefes nefese, ruh ruha anlarımız, anılarımız oldu…  Hal, kal, fiil ile onu seyredenler, onu dinleyenler, ona nazar ederek dikkat edenler için bir ibre gibi istikamet göstergesi oldu… Her kalp ve ruh sahibi kalbini ve ruhunu onun arkasından götürdüğünde pusulalı yol tayini gibi iz iz, adım adım onun mutmain ve müstakim çizgisini fark eder, takip eder, etmiştir ve edecektir.

Ahmet ağabeyimiz gözümüzün önünde bize tam bir hakikat levhası ve hayat numunesi şeklinde sahne sahne, kelime kelime, satır satır, kare kare, poz poz, manzara manzara nurani marifet sahibi ve hizmet ehli bir profil sergilediğine şahidiz. Ne var ki biz ona sadakat gösteremedik, hakikatini ve kıymetini anlayamadık, hakiki bir muhatap olamadık ve manevi güzergâhında eşlik edemedik. Elimizden tutuşunu, yanına alışını, kucaklaşarak kardeşliğini tam idrak edemedik. Ve pusula düştü kırıldı. Zembereğimiz dağıldı. İbrelerimiz artık doğru yönü göstermiyor. Titriyoruz tedirginlikten. Şaşkınız sahipsizlikten. Sahibimizi ve sahabetimizi yitirdik.

Mühim bir tesellimiz ve gayretimiz var ki Allah’tan onu isteriz. O da abimizin manasıyla, ruhuyla bize nezaret ve refakat ettiği düşüncesinin huzurudur. Derslerimizin devamı, kardeşliğimizin canlılığı dua dua birliğimizde ve yakınlığımızda tecemmu ediyor, teşahhus ediyor. Ve başımızda Nebi-yi Efham (Aleyhisselatüvesselam) ve beraberinde Ashab-ı Güzin ile Üstadımız (Radiyallahuanhüm), arkalarında Ahmet ağabeyimiz (Rahmetullahialeyh) olarak bize rehberlik ediyorlar. Bizlere yön veriyorlar. Pusulamızın ibresini doğrultuyorlar. Bunu hissediyoruz. Buna kanaat ediyoruz. İtikat ediyoruz. Her daim hidayet ve istikameti isteyen kullarına veren Rabb-ı Rahimimizden manevi hayatımız ve bakiye-i ömrümüz için istiyoruz ki Kur ’anın bir Mucize-i Maneviyesi ve Hidayeti olan Risale-i Nur’un aydınlığında yolumuza devam edelim. Ve talim, tahsil, tedris ile ila yevm ül kıyam sürdürmeye azmetmişiz… Cezakümüllahi hayran kesir…

03 AĞUSTOS 2023 / TAŞDELEN

Kardeşlerim, haydi benim için ellerinizi açınız (kalplerinizin de iştiraki ile), kuvvetli dualar ediniz. Rabb’im, rıza ve rıdvanının, mağfiretinin, cennet ve cemalinin yolunu açsın.. benim için isteyiniz ki sizin için de olsun. Ümidim var ki Rabb’imiz bizi cennetinde buluşturur. Bir ve beraber kılar. Onun için zor değildir. Yeter ki biz isteyelim ve istemekte ısrar edelim.

Ahmed İhsan Genç / Kuş Sütü

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir