Clicky

Gelen Gelmiş

Bir zamanlar gözüm kapıda kulağım seste idi…

Meğerki gelen gelmiş, söylenecek söylenmiş…

Yapılacak yapılmış, olacaklar olmuş…

Bir eksiği varsa o da

benim görebilmem, idrak edebilmem imiş…

kuş sütü / ahmed ihsan genç

وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

Muhakkak ki Allah (c.c.) zalimler topluluğunu hidayet erdirmez.

Kur’an, Al-i İmran, 86. Ayet

Çağımızın acayip bir özelliği ki mehdiyyet cereyanının cilveleri ile ile deccaliyet cereyanlarının cilveleri aynı anda belki birbirinin içinde yaşanıyor. Mehdiyyet cereyan ve dairesinin içine girerek bir küçük mehdicik hükmünü kazananlar olduğu gibi, deccaliyet dairesinin içinde girenler de bir küçük deccalcik oluyorlar. Bu deccalcikler kimi zaman mehdiyyet dairesinin içine de saklanıyor, hazır medeniyetin tüm kazanımlarını tehdit ediyorlar. Böyle zalimlerin hüküm sürdüğü yerler de elbette zulümden ve haksızlıktan azade olamıyorlar.  Her yerde mazlumlar, acizler, gözü yaşlılar…

Yıkmak kolay, yapmak zor olduğu için Deccaliyet görünüşte Mehdiyyete baskın görünüyor. Ancak bilinsin ki, dalaletin ve zulmün sureten hâkimiyeti katiyen aldatıcıdır. Tekebbürün zaafın göstergesi olması gibi, görünüşteki bu tahakkümün sebebi gürültü kirliliği oluşturarak Kur’an’ın âlemlere yayılan yüksek ve gür sedasını bastırmak içindir. Yapılan propagandalar ve algı yönetimleri İslam’ın güneşini gölgelemek ve karartmak içindir. Ancak güneş nasıl saklanabilir ki? Bu yüzden zamanın sahibi şöyle demiştir: İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez. Gündüz gibidir göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.

Zulmün, sureten hâkimiyeti aldatıcı demiştik. Evet, mana âlemlerinde, Kur’an nurunun minik bir parıltısı, tüm âlemlerdeki zulüm ve dalalet karanlıklarını aydınlatmaya yeter. O meşale artık yanmıştır, küfrün, zulmün, dalaletin tüm kaleleri yıkılmış, zir-ü zeber edilmiştir. O nur karşısında fikir bazında tüm felsefeler mağlup olmuş, O’nun elmas hakikatleri ve çelik zırhı olan î’câz-ı manevîsi karşısında aciz kalmışlardır. O nur-u Kur’an’dır. Mehdiyyetin geniş ve azametli manevî dairesidir. Sulhun ve adalet-i mahzanın hüküm sürdüğü o daireye girenler, “Mehdiyyetin tüm âlemleri sulh ve zenginlik ile doldurmasını” manen müşahede ederler. Yeryüzünde fiziki olarak deccaliyet dairesinin ve zulümlerinin hükümferma olması ile Mehdiyyet dairesinin tüm âlemleri sulh ve zenginlik ile doldurması hadisesi aynı anda yaşanabilir.

Dinin bir imtihan ve tecrübe olduğu gerçeğini göz ardı eden ve Peygamberin haber verdiği ahir zamanda zuhura gelecek hadiseleri apaçık, bedihi bir surette görmeyi bekleyenler bu gerçeği umduğu surette göremedikleri için şüpheye ve üzüntüye düşerler. Hâlbuki deccaliyeti ve mehdiyyeti aynı anda farklı dairelerde, ya da birbiri içine girmiş daireler şeklinde hüküm sürdürmek Kadir-i Külli şey’e hiç zahmetli değildir. Mana âlemlerinde, kısmen maddî âlemlerde Mehdiyyetin bu açık zaferinin fiziken de tüm coğrafyalara hâkim olmasını Rahmet-i İlahiye’den beklemek ve ummak ise Allah’a olan iman ve itimadın gereği ve bir kulluk terbiyesidir.

Mana âlemlerinde, Kur’an nurunun minik bir parıltısı, tüm âlemlerdeki zulüm ve dalalet karanlıklarını aydınlatmaya yeter.

Davalı olduğunuz kişinin, davalı olduğunuz konu hakkında, mahkemenin sizi haklı bulduğuna dair hükmünden sonra, karşı tarafın öfkesinden size saldırması ve fiziken sizi darb ve zapt etmesi hükmü değiştirir mi?

Deccaliyetin azgınlığı da bu yüzdendir. Haksızlıktan ve mağlubiyetten gelen öfke ile daha da saldırganlaşıyor, zulümlerini daha da arttırıyorlar. O küçük deccaller, kimi zaman kendisini falan yerde filan surette, kimi zaman ise filan yerde falan surette gösteriyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, bu saldırganlıkları kurmuş oldukları zulüm düzeninin sonunun habercisi. Ne yaparlarsa yapsınlar, kalem kırılmış, hüküm verilmiştir. Söylenenler söylenmiş, olacaklar olmuştur, olacaktır. Kâinattaki en yüksek gür seda İslam’ın sadası olmuştur. Bu alanda yapılacak hizmetler, cehdler ve gayretlerin yolu ise iman yolunun takipçilerine her daim açık kalacaktır…

Rabbim bizlere firaset ve basiret vererek Mehdiyyet dairesinde zuhura gelen bu büyük manevi muvaffakiyeti görme irfanına kavuştursun. Kısmen cilvelerini gördüğümüz maddi muvaffakiyetin cisimleşmiş halini de yeryüzünde bizlere göstersin. Bu yoldaki cehd, azim ve gayretimizi arttırsın. Amin!

Dikkat et!.. Zamanın mürşidi, hidâyetin rehberi senin beklediğin kisve ve sıfat içinde gelmeyebilir. Belki onun eli senin kalbinin üzerinde iken sen ondan gafil yaşıyorsun.

Kuş Sütü / Ahmed İhsan Genç

Zühdü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir