Kemal Yıldız
Maddi ve manevi her olgunluk seviyesinde içimize nüfuz eden güzellik esintilerini hissederiz. Her şey kemal derecesine ulaştığı nispette güzelleşir. Her güzel şey de mutlaka, o güzelliği besleyen bir kemal taşır. Bunu anlayabilmek için çok uzaklara gitmeye gerek yoktur aslında. Mesajlarını bizim gözümüze, kulağımıza, dilimize ve sair azalarımıza hissettirmek, için hazırda bekleyen o kadar çok sanat eseri var ki, haydi birlikte tefekkür edelim.
En bilindik olanlardan başlayalım. Örneğin: Meyveler.. Dikkatlice baktığımızda adeta bu sırrı bize fısıldayan suflörler gibidirler. Ağacın dalından elma toplayanlar bilirler ki en lezzetlisi olgun ve kırmızı olanıdır. Olgunlaşmamış bir elma ekşidir. Ağızda genellikle kekremsi bir tat bırakır. Bir elmanın en lezzetlisinin hangisi olduğunu anlamak için özel bir kursa gitmeye gerek duymayız. Büyüklüğü, rengi ve kokusu bizi kendine çeker. Adeta gel beni kopar ve “ye” diye yanına çağırır. Dikkat edildiğinde anlaşılır ki bu elma bir şeyler anlatıyor. Harika sanatlara sahip olan bir Sani-i ZülCemal hediyelerini o elmanın kabuğuyla el değmeden kırmızıya boyamış, ambalajlamış, içine harikulade bir lezzeti şırıngasız derc etmiş. Yani o elma kendi türünün kemalâtına (olgunluğuna) erdirilmiş ve bu kemalât sayesinde güzelleştirilmiştir. Bu elma örneği sair bitkilere kıyas edilebilir ve hepsinde aynı kanunun güzelliklerini müşahade edebiliriz.
Diğer örneğimizi de hayvanlardan verelim. Herkesin bildiği mübarek bir hayvan İnek… Biliyor musunuz tuhaf gelecek ama inek süt yapmayı bilmez. Yani süt yapma konusunda her hangi bir eğitim almamıştır. Nasıl süt yapıldığıyla ilgili de hiçbir fikri yoktur. Bununla birlikte bu hayvancığın, sevilen çok yönleri olmakla birlikte en çok sütü için severiz. Öyle mübarek bir gıda ki bu süt; peynirimizi, yağımızı, yoğurdumuzu bundan elde eder hatta nefis lezzetiyle birlikte afiyetle içeriz. Peki, bu süt ne zaman bize içmek için sunulur? Cevabı basittir. İnek sütü verecek kemalâta erişmiş olduğunda… Dikkat edilirse hayvanlarda da bu kanun gözlemleniyor. Bu inek örneği de sair hayvanlara kıyas edilebilir ve hepsinde de aynı kanunun güzellikleri müşahade edililir.
Bir başka örnek de Cenab-ı Hakkın tüm gökleri bir tarafa koyarak Hitab-ı Sübhanisiyle Rad Suresinde; “De ki: “Göklerin ve yerin Rabb‘i kimdir?” işaret ettiği dünyamız olsun… İçinde hep yaşamak istediğimiz, ondan bir türlü kopmak istemediğimiz dünyamız ne zaman yaşanabilir bir kemale ulaştı diye araştırdığımızda anlarız ki evreler halinde meydana gelmiş. Annesi güneşmiş. Kâinat döşeğinde doğmuş. Bebekliği gaz halindeymiş. Soğuk bir çocukluktan sonra katılaşarak ergenliğe ulaşmış ve zamanla olgunlaşarak günümüze kadar yaşlanmış. Dikkat edilirse yaşamaya en elverişli zamanı, içinde de dağların ve denizlerin olduğu, yemyeşil bitkileri barındıran güzellikleriyle olgunlaştığı dönemdir.
Son örneğimizi de en muazzam yaratılışla yaratılan ve Cenab-ı Hakk’ın tüm Kemal ve Cemal sıfatlarına muhatap ve en kapsamlı bir ayna olarak yaratılan İnsandan verelim. Bir mimar düşünelim örneğin: Tanıdığımız biri olsun. Mimar Sinan.. En güzel eserlerini çocukluk yıllarında vermiyor. Teknik ve sanatında belli bir olgunluğa ulaştığında, ortaya koyduğu eserlerdeki şahane güzellikler yüzyıllardır insanların takdir edici gözlerine hitap ediyor. Tıpkı bunun gibi her meslek dalında çıraklık, ustalık ve kalfalık dereceleri kemâlata işaret ediyor.
Bu ve benzeri örnekler belki kâinatı kaplayacak şekilde çoğaltılabilir. Çünkü Cemal ve Kemal sıfatları evrenin her yerinde işleyen cari bir kanundur. Evet bu yer çekimi ve merkez kaç kuvveti gibi ilahi bir kanun. Kemal derecesine ulaşan her şey de Cemal iktiza eder. Kemal ve Cemal birbirinden ayrılmaz bir kanundur. Tüm Kemal sıfatları ezeli ve ebedi olarak Zat-ı Sübhanisine ait olan Zat-ı Zülcemalin yarattığı her masnuda bu kanun caridir ve müşahade edilebilir. Biz insanlar da kâinatta açıkça cari olan bu kanunlara riayet etmeli; yaptığımız her işi Rızay-ı ilahi namına alabildiğine güzelleştirmeli ve o işimiz aracılıyla da Cenabı Hakk’ın Kemal ve Cemal sıfatlarına en güzel surette aynalar olabilmeliyiz. Sözlerin sultanı Hz. Muhammed (S.a.v) Efendimizin şu hadisinde buyurduğu gibi: “Allahu cemilun, yuhibbul cemal (Allah güzeldir, güzeli sever)”
Dualarınızı ısrarla talep eden kardeşiniz…
Sözlük
Sani-i Zülcemal: Herşeyi güzel yaratan Cemal sahibi Yaratıcı, Sanatkar
Hitab-ı Sübhani: Konuşması başka konuşmalara benzemeyen, benzersiz hitabı ve
konuşması olan Allah (c.c.)
İktiza etmek: Gerektirmek