Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yer almış gerçek bir vaadidir. Kim Allah’tan daha fazla sözüne bağlı olabilir! O halde yaptığınız bu alışverişten ötürü sevinin. İşte büyük bahtiyarlık da budur.
Tevbe Suresi, 111. Ayet
Bu ayette insana emanet verilen her şeyden bahsediliyor. Bedeni, azaları, duyguları, aklı, zamanı… Yapılması gereken iman şuuruyla hepsini Allah yolunda sarf etmek. Dünya hayatında insan bir şeye sahip olabilmek için gerek para gerek zaman mutlaka bir bedel ödüyor. Bedeli ödenmeden hiçbir şeye sahip olma imkânı yok. Dolayısıyla bize verilen sermayemizi nerede kullandığımıza çok dikkat etmeliyiz.
Bu alışverişte taraf olan biz kullar, üzerimize düşeni yerine getirmeye gayret göstererek sonsuz bir mükâfata ve nimetlere namzet oluyoruz. Bu işin bir tarafı. Konumuza bir de mümin tarafından değil Yaratıcı’mız tarafından bakmaya çalışalım. Acaba biz hangi konularda Peygamberimizi örnek alarak, Rabb’imizi razı edebiliriz? Bahtiyarlıkla müjdelediği kullarının içine dâhil olabiliriz? Kendi yaptığımız ticarete bu durumu ne şekilde yansıtabiliriz?
Allah’ın cömertlik için sürekli vesile araması, daha çok vermek için insanları devamlı teşvik etmesi bize güzel bir örnektir. Bize bakan yönüyle her türlü davranışımızda Allah’ın rızası için karşı tarafa daha faydalı olmaya çalışıp daha cömert ve vermeye niyetli taraf olabiliriz. Nasıl ki Cuma günü içinde icabet vakti, Ramazan içinde Kadir Gecesi gizlenmişse, ‘’İnsanın mutluluğu da başka bir insanın mutlu etmesinin içinde gizlenmiştir.’’ Gayemiz bu olursa mutlaka mutluluk gelecektir. Başkasının hayatına karşılıksız yapacağınız küçücük bir dokunuş belki de hem onun hem de sizin ahiret hayatınızı kurtarmış olabilir. Mutluluğu muhatabınızın gözlerinde gördüğünüzde eşref-i mahlûkat olmanın sırrına varmış olacaksınız.
Allah’ın (c.c.) müslüman olsun olmasın yarattığı her insana ömrünün sonuna kadar rızık vermeye devam etmesi bize sabrın kemal derecesini gösteriyor. Farz edelim dünyada 8 milyar insan var ve bunların 3 milyarı Müslüman, kalan 5 milyar için rızık ve imkânlar aynı adalet ve merhametle verilmeye devam ediyor. Göz göre göre inkâr eden ve Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen insanlar için de ümit var. Son nefese kadar tövbe imkânı saklı tutuluyor. Peki, biz kendi ticaret ilişkilerimizde insanlara ne kadar şans veriyoruz? Onlardan ümidi hemen kesiyor muyuz? Varsa bir yanlışlık düzeltmek adına ne kadar çaba sarf ediyoruz? Aldığımız her nefeste hakkı olan ve bu kadar isyana rağmen vermekten vazgeçmeyen ve bize cenneti vermek adına önümüze fırsatlar sunan Allah’ı ne derece örnek alıyoruz? Hatalı ve yanlış gördüğümüz herkesin üstünü çizersek bu insanlara kim yardım edecek? İmanı ve ahireti kimse garanti altına almış değil.
“Ebû Hüreyre”nin naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” Sevginin karşılığı sevdiğinle ilgilenmektir. Bu ilgiyi herkes hak ediyor. Kendi bildiğimiz yolla bunu yapmaya mecburuz ve bunun için gayretli olmak zorundayız, Peygamberimizin verdiği ölçüye göre “Bana ne!!!” demek gibi bir lüksümüz yok.
Diğer bir örnek olarak, Allah kullarının işlediği günahı tam karşılığı ile yazarken yani 1 günah karşılığı 1, işlediğimiz sevapları 10-100-1.000-10.000 hasene olarak katlayarak yazması sonsuz merhamet ve şefkatinin tezahürü değil mi?
Biz ilişkilerimizde kârı sürekli kendimizden tarafa yapmaya çalışırken ve muhatabımızın memnuniyeti ve faydasını minimumda tutarken, Allah’ın biz kullarının faydasını en üst seviyede tutmasını nasıl örnek alabiliriz? Cenâb-ı Hakk’ın biz verdiği nimetleri sorunsuz, sıkıntısız, mükemmel olarak, en uygun ve ucuz şekilde vermesine karşılık biz iş yaparken hakkının çok çok üstünde ücretler istemeyi kendimize hak görüyoruz. Peki, bu durumdan Allah razı mı?
Kuran-ı Kerim hazinesinden başka bir ayetle yazımıza nihayet verelim. Saf suresi 10-11-12. Ayetlerde mealen Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor.
“Ey iman edenler! Sizi pek acı bir azaptan kurtaracak çok kârlı bir ticâretin yolunu size bildireyim mi? Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda gayret gösterirsiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan budur. Böyle yaparsanız Allah, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere; sonsuz nimet ve ebedi mutluluk diyarı olan Adn cennetlerindeki çok güzel köşklere yerleştirir. En büyük başarı ve kurtuluş işte budur!”
O’na sattığımı ucuz almadı.. Değerini tam takdir buyurdu.. O’ndan aldığımdan hayırlar gördüm, bereketler buldum…
Kuş Sütü