Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin başköşesinden ayrılma zinciri, boğazına geçti. Melek, Şeytandan kaçar gibi ondan kaçmaya başladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyaşı döktü. Gerçi cüret ettiği suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmişti.
Âdem, kadim nurun gözüydü. Gözde kıl, büyük bir dağ kesilir.
Eğer Âdem, o hususta meşverette bulunsaydı pişman olup özürler serdetmezdi.
Çünkü bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur.
Fakat nefis, başka bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir işe yaramaz.
Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.
Yürü, tez bir Tanrı dostu ara. Böyle yaptın mı, Tanrı, senin dostun olur.
Halvette oturup gözünü yuman da bunu yine dosttan öğrenmiştir.
Ağyardan halvet etmek gerek, yardan değil. Kürk, kışın işe yarar, baharın değil
Akıl başka bir akılla birleşti mi nur artar, yol meydana çıkar.
Fakat nefis, bir başka nefisle sevinir, gülerse karanlık çoğalır, yol gizlenir.
Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çerçöpten arı tut. Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma.
Göze tozu toprağı hediye götürme. Zira mümin, müminin aynası olunca yüzü buğulanmadan kurtulur. Mahzunluk zamanında dost, can aynasıdır. Aynanın yüzünü nefesle buğulandırma.
Nefesinden buğulanıp yüzünü senden örtmemesi için her nefeste soluğunu tutman lâzım.
Topraktan aşağı mısın ki?
Toprak bile sevgiliyi bulunca bir bahar yüzünden yüz binlerce çiçeğe kavuştu.
O yaş ağaç, sevgiliyle buluşunca hoş bir hava yüzünden baştan ayağa açıldı, donandı.
Fakat gözün aykırı bir dost görünce başını, yüzünü yorgana çekti.
“Kötü dostla ünsiyet, belâya bulaşmaktır. Mademki o geldi, bana uyumak düşer.
Uyuyayım da Ashabı Kehf’ten olayım. O sıkıntıda o minnette mahpus kalmak, Dıkyanus’tan iyi” dedi. Ashab-ı Kehf’in uyanıklığı, Dıkyanus’a kulluk etmekti.
Fakat uykuları; şereflerini, haysiyetlerini korumuş oldu. Bilgiyle uyumak uyanıklıktır.
Vay bilgisizle oturan uyanık kişiye!
Metin https://dosyalar.semazen.net/MESNEVI-I_SERIF_2.cilt.pdf sitesinden alınmıştır.
Çeviren: Veled Çelebi İzbudak
Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.
Yürü, tez bir Tanrı dostu ara. Böyle yaptın mı, Tanrı, senin dostun olur.
Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çerçöpten arı tut. Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma.
Ağyardan halvet etmek gerek, yardan değil. Kürk, kışın işe yarar, baharın değil.