Clicky

Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Ses

Dr. Hüseyin Işıldak

Dr. Fatih Tufan

Ses; hava, kara ya da sıvılardaki moleküllerde meydana gelen bir titreşimdir. Hava, boşluktan ibaret olmayıp moleküllerle ve atomlarla doludur. Ses kaynağından başlayan molekül titreşimi, komşu molekülleri iterek yayılır. Böylelikle gözle görülemeyen bir dalgalanma hareketi meydana gelir. Bunu suya atılan bir taşın meydan getirdiği dalgalanmaya benzetebiliriz. Sesin şiddeti bu havadaki moleküllerde meydana gelen titreşimle orantılıdır. Hava moleküllerinde meydana gelen her hareket/titreşim bir ses oluşturur. Bu anlamda hareket eden her cisim, etrafındaki hava moleküllerini itip titreştireceği için ses çıkartır denebilir.

Varlık sahasındaki her şey ve her fiil Allah’ın isimlerine aynalık etmektedir. Her zerrenin hareketi bir ses açığa çıkardığına göre bu latif ses dalgalarında da Allah’ın bazı isimleri tecelli etmektedir. Zaten bir ayet-i kerimede mealen, “Hiçbir şey yoktur ki O’nu hamd ile tesbih etmesin. Ne var ki siz onların bu tenzih ve takdislerini iyi anlayamazsınız. (ilh., İsra, 44)” buyrulmaktadır. Bu hakikati, her şeyin hal ve fiilleri ile Allah’ı zikretmesi olarak düşünebiliriz. Kâinatta bulunduğu halde göremediğimiz, duyamadığımız, hissedemediğimiz nice varlıklar ve hadiseler vardır ki onlarda Allah’ın birçok ismi tecelli eder.

İnsan kulağı, kulak zarını bir hidrojen atomu boyutundan (0,24 nm – 1.000.000.000 nm 1 metreye eşittir) daha az hareket ettiren bir titreşimi dahi algılayabilecek ölçüde hassastır. Kulağımız 120 dB (yaklaşık jet uçağın çıkardığı ses) şiddetindeki sesi de işitebilecek kapasiteye sahiptir. Böylece kulak hayret verici şekilde yaklaşık 100.000 kat enerji farkı olan titreşimleri algılayabilir. Bunu tonlarca ağırlıktaki yükleri tartan bir kantarın, ağırlığı gram hassasiyetinde ölçmesine benzetebiliriz. Bununla birlikte varlık sahasında bu sınırların çok daha altında ve üzerinde olan sesler de bulunmaktadır.

Yüksek şiddete sahip sesler insan vücuduna bazı zararlar verebilir. Örneğin 75 dB civarındaki ses şiddeti işitme duyusu için tehlikelidir. 85 dB üzerindeki gürültüye uzun süreli olarak maruz kalmak işitme kaybına neden olabilir. Yaklaşık 120 dB düzeyindeki gürültü acı verir ve 180 dB üzerindeki sesler hayatı tehdit edebilir. Yakın geçmişte bu konuda bazı deneyler yapılmış ve bazı savaşlarda yüksek şiddetteki sesin verdiği zarar bir silah olarak kullanılmıştır. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde de bazı kavimleri helak eden bir unsur olarak şiddetli ses manasına gelen sayha ifadesi kullanılmıştır. Örneğin Semud kavminin helak edilmesi hususunda, “Biz onlara bir sayha, müthiş bir ses gönderdik, davar ağılındaki kuru ot ve çırpı gibi oldular. (Kamer, 31)” buyrulmuştur.

Ses bir dalga olduğu için şiddetinin yanında frekansı da önemlidir. Bunu suda gördüğümüz dalgaların sıklığına benzeterek izah edebiliriz. Düşük frekanslı sesler kalın, yüksek frekanslı sesleri ise tizdir. Frekans birimi olarak Herz (Hz) kullanılır. İnsan kulağı 20 ile 20 000 Hz arasındaki sesleri algılayabilir. Yirmi bin Hz’den yüksek frekanslı sesler ultrason olarak adlandırılır. Yirminci yüzyılın başlarında denizaltıları tespit için kullanılan bu yüksek frekanstaki ses dalgası günümüzde tıbbi bir görüntüleme yöntemi olarak kullanmaktadır. İnsan kulağı bu sesleri işitemezken birçok memeli hayvanlar onları duyabilir. Örneğin balinalar yaklaşık 100.000 Hz ölçüsündeki sesleri dahi işitebilirler.

Sesin frekansı ve şiddetinin değiştirilerek bilgilerin hava moleküleri içinde kodlanması AM (amplitude modulation- şiddet değiştirme) ve FM (frequency modulation- frekans değiştirme) olarak bilinir ve radyo yayınlarında kullanılır. Ancak bu kodlama frekansı çok yüksek olduğu için insan kulağı bu sesleri işitmez.

İnsan kulağının en net bir şekilde duyduğu sesin yine insan seslerinin bulunduğu frekans aralığında olması çok manidardır. En iyi işitebildiğimiz seslerin insan sesleri olması bize hem sesimizi hem de işitme fonksiyonumuzu Rabbimizin yarattığı hakikatini hatırlatır.

İnsanın varlık sahasındaki seslerin büyük bir bölümünü duyamamasında da mühim hikmetler vardır. Eğer işitme kabiliyetimiz hâlihazırdakinden daha güçlü olsaydı işitmememiz gereken birçok sesi de duyardık ve böylece hayat bizim için çok daha meşakkatli bir hale gelirdi. Zira dikkatimizi bir sese odaklayabilmemiz için etrafta fazla miktarda ses bulunmaması da önemlidir.

Sesin diğer bir özelliği hızıdır. Sesin hızı moleküllerin birbirini itme hızıyla alakalıdır. Bu hız havada saniyede 300 metredir. Moleküllerin yoğunluk dolayısıyla etkileşimleri artığı için bu hız sıvılarda yaklaşık beş kat, katılarda ise yaklaşık on beş kat daha fazladır. Katı bir cisim olan yerkürede meydana gelen bu dalgaya ya da titreşime deprem terminolojisinde sismik dalga denir. Sismik dalgaların denizlerdeki karşılığı Tsunami’dir.

Sesin frekansı ve şiddetti dışında diğer bir özelliği sesin rengidir (timbre). Sesin rengi (timbre) aynı frekans ve şiddetteki sesi ayırt etmeye yarayan özelliktir. Yani “do” notasının piyanoda çıkarttığı ses ile klarnette çıkarttığı sesin farkını oluşturan sesin renk özelliğidir. Sesin rengini algılama sadece sesin fiziksel olarak özelliği ile değil beynin bilişsel fonksiyonlarıyla da ilgilidir. Bu konuda yapılan güncel çalışmalarda sesin rengini sadece işitme merkezini uyarmakla kalmayıp beynin genel olarak birçok bölgesinin uyarılmasına sebep olduğu tespit edilmiştir.

Tanıdığımız bir kimsenin sesini duyduğumuzda onu görmesek bile sesinden tanıyabilmemiz de sesin rengi ile alakalıdır. Ayrıca duyduğumuz seslerde yüklü olan tedirginlik, korku, şefkat, kızgınlık gibi duyguları da algılayabiliriz. Muhatabımızın duygularını algılamamızda onun mimikleri önemli olsa da, bunu yalnız mimiklerle açıklamak mümkün değildir. Zira muhatabımızı görmediğimizde de onun sesinden bazı duygularını çıkarabiliriz. Mesela telefonla konuşurken muhatabımızın sesinde yüklü olan duyguları büyük oranda anlayabiliyoruz. Son zamanlarda sesin renginin beyinde algılanması ve beynin buna cevabıyla alakalı birçok araştırma yapılmış olsa da bu konuda hala birçok bilinmeyen vardır.

SES / Kuş Sütü

Ahmed İhsan Genç

  • Dağlar mağaralarının ağzıyla Hz. Davud’a ses verdiler, onu dinlediler, onun söylediklerine insanların ses ve kelimeleriyle katıldılar.
  • Her şeyin kendine özel bir sesi var. Şimdi teknolojinin ve elektroniğin buluşu ve başarısı ile bu seslerin çoğunu duyuyoruz. Hava zerrecikleri ölçemeyeceğimiz bir hızla en uzaklardan sesleri bizlere taşıyor. Metalin, ağacın aksettirdiği bu seslerin, kendi dillerinden daha çok bizim dilimizle bize seslenişleri, seslendirilişleri ne büyük başarı…
  • Ses, ister dilden ister eşyadan etrafa yayılsın bunu insanın büyük bir mucize olarak görmesi gerekli. Bunları çok düşünmeliyiz. Bizi çok aştığını unutmamalıyız.
  • Şimdi kalbimden bir ses duydum. ‘’ Ey insan, bir et parçasının konuşması, sesi olamaz deme!.. Bana da kulak ver ve dinle.. Belki sana hoş gelecek şeyler söyleyeceğim, güzel sesler çıkaracağım.”
  • Sesler çok çeşitli olsa da en güzeli, en sevimlisi; kuzu sesi, kuş sesi, su sesi, rüzgâr sesi ve insan sesi olarak sıralanır.
  • Seslerin çat pat gibi hecelerden kelimeleştiğine, kelimelerin toplumlara göre anlamları yüklendiğine, seslerin yankıları içinde şahit oluyoruz.
  • Zamanımızda çok uzaklardan sesler duyuyoruz.. Fezadan da sesler, görüntüler alıyoruz. Belki günün birinde gök gürlemesi gibi göklerin ötesinin de sesleriyle, bize seslendiğini duyacağız.
  • Bir karınca bana, ‘’Hep arıları, kuşları mı dinleyeceksiniz! Biraz bizim de sesimize kulak verin.. Hz. Süleyman bizim seslerimizi dinler, konuştuklarımızdan, dilimizden anlardı..’’ diye sitemini belli etti.
  • Bir ses operatörü için akustik ne kadar önemli ise sese giren sözün anlamı bundan yüz kat daha önemli..
  • Bir ses bazen bin ses haline gelir.
  • Seslerin farklı frekanslarda işiticileri, müşterileri var.
  • Kendi frekansımızda dalgalanmayan, yayılmayan sesler ilgimizi çekmiyor. Duymuyoruz bile.
  • Frekansımızın tuttuğu seslere de, nefeslere de çok hassas çok duyarlıyız.
  • Ses sesi yiyebilir, yutabilir. Ses sesi büyütüp, süsleyip zenginleştirebilir.
  • Bir kısım büyük sesler var ki pek cılız seslerin içinden çıkar.
  • Ses bazı eşyada bir çığlık, bir feryat.. Bazı eşyada bir ağıt, bir sızlayış, bir inleyiştir. Bazı seslenenlerin sesinde sevinç çığlıklarıdır. Aslanın avına saldırırken çıkardığı ses ile bir düşman karşısında kükremesi çok farklı seslerdir.
  • Mütefennin bir insan değilim… Sesler fiziğe mi giriyor, metafiziğe mi giriyor, bilemiyorum. Bilenler söylesinler.     

2 thoughts on “Bilinen ve Bilinmeyen Yönleriyle Ses

  1. SES ne kadar olağan üstü birşey.
    Ama bizim olağanımız olmuş.
    Gün içinde ne kadar gereksiz gürültü ve sesler duyuyoruz. Bir gıda gibi içimize giriyor. Ve bir anlam kazanıyor.
    ya hasta ediyor
    Ya iyileştiriyor..

    Peki..
    Bu kadar hızlı bir hayatta o sesleri kulak vermeye ,
    Farkına varmaya ne dersiniz?

    Ve sesleri de
    GERÇEK VE SAHTE olarak ayırmaya çalışsak hayatımızda neler değişir acaba ?

    Siz bugün hangi gerçek sesi duydunuz 😊

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir