Clicky

Halis Niyetin Kerameti

Velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın dahi kerameti vardır.
                                                        Bediüzzaman

1995 yılının Kurban bayramına bir müddet kala Fatih’teki medresemize gittiğimizde bizi bir sürpriz bekliyordu. 60-65 yaşlarında çekik gözlü Özbek türkü Dursun Baycan amca çekik ve sevimli gözlerle bizi süzüyordu. Bizi nasıl buldu, nasıl medresemize geldi, bugün bile hala bu konu bize kapalı…

Dursun amca Özbekistan’dan Hac yapmak için İstanbul’a gelmiş,  elinde bir Özbek pasaportu, 100 dolar para ve küçük bir bez torba içerisinde bir parça erik kurusu vardı. Türkçeyi, Türkiye’yi bilmiyor.. o kadar çok olumsuzluklar vardı ki..  pasaportunda hac vizesi de yok..  ama olumlu olan şey ise kuvvetli imanıydı. Hacca gideceğinden o kadar emindi ki hiçbir tereddüt taşımıyordu. Ben o zamanlarda henüz 22 yaşlarında çok genç bir delikanlıydım. Her şeyi sadece sebeplere bakarak yorumlayan, henüz fevkal esbabın (sebeplerin üzerinde bir gücün) ne olduğunu bilmeyen bir delikanlı…

Hiç aklım kesmiyordu Dursun amcanın bu şartlarda hacca gidebileceğini… Sonraları halamın oğlu Ahmed Kileci’nin Dursun amcanın konsolosluk ve vize işleriyle ilgilendiğini öğrendim ama bana göre boş bir çabadan ibaretti..  bu işler öyle basit işler değildi! Her derse geldiğimizde Dursun amcanın gülen yüzüyle karşılaşıyorduk ama hac mevsimi yaklaştığı halde onun işinde henüz bir gelişme olmuyordu. Zaten çok da olacak gibi değildi!.. Bir yandan da ona acıyordum, ancak Ahmed İhsan Hocam Dursun amcanın şevkini gördükçe, “Bu adam hacca gider, dönüşte de bize tekrar misafir olur!” diyor, hocam bu ifadeyi sıkça tekrar ediyordu. Dursun amcaya çat pat Türkçesi ile “Dursun amca, oraya gitsen nerede kalacaksın?” diye sorunca, “Kabe’de yatarım diyordu.”

Bu sağlam inanca rağmen ben hala emin değildim gidebileceğinden…  Günler birbirini kovalıyordu, zaman daralıyordu ama Dursun amca hala keyifliydi ve ümidinde hiçbir azalma yoktu. Bizle birlikte namaz kılıyor ve anlamadığı halde tam bir edeple bizle beraber derslerimize iştirak ediyordu. Belki de ben anlamadığını zannediyordum, belki de ruhu çok istifade ediyordu o neşeli nur derslerinden…

Artık hac günlerine az bir zaman kala Dursun amcanın beklediği müjdeli haber gelmiş ve vizesi çıkmış, ihtiyacı olan para da temin edilmişti.. çok şaşırmıştık,  ancak bu duruma şaşırmayan iki kişi vardı: biri Dursun Baycan amca diğeri ise Ahmed İhsan Genç Hocamdı…

Gerçekten de Dursun Baycan amca hacca gitti ve döndü. Tekrar memleketine gidene kadar bizim medresemizde misafirimiz oldu. Beni bu hikâyeyi yazmaya sevk eden ise bir dersimizde Üstad’ımızın 20. Mektuptaki şu ifadesiydi:

“İmanı elde eden ruh-u beşer; manisiz, müdahalesiz, hâilsiz, mümanaatsız, her halinde, her arzusunda, her anda, her yerde o ezel ve ebed ve hazain-i rahmet mâliki ve defâin-i saadet sahibi olan Cemil-i Zülcelal, Kadîr-i Zülkemal’in huzuruna girip hâcatını arz edebilir. Ve rahmetini bulup kudretine istinad ederek kemal-i ferah ve süruru kazanabilir.”

One thought on “Halis Niyetin Kerameti

  1. Maşallah.. Her anımız da niyeti halisa sahibi olabilmekliği Cenab-ı Allah nasip etsin. Çok istifadeli bir yazı olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir