Clicky

HEP AYNI

Küçük bir süpürgenin büyük ve geniş mekânları süpürmesi mümkündür.

Kuş Sütü

Bir kadıncağız, sabahları kapının önüne çıkar, evinin olduğu kaldırımı boydan boya süpürürdü. Hiç erinmez, yüksünmez her zaman bunu yapardı. Hâlbuki ertesi gün hatta birkaç saat sonra bile yeniden kirlenir, çöplenirdi. Sokak çok işlek sayılmazdı ama yine de insanlar boş bırakmıyordu. Tenha vakitte elinde süpürgesiyle evinin önünde durur önce sağa sola bakar sonra güzelce kaldırımı temizlerdi. Çok itina eder, önem gösterir, baştan savmaz, yarım bırakmazdı. Ben bildim bileli hep bu böyle sürdü. 

Oradan geçenler biraz garipser, bu yaşlı haliyle senelerdir aynı şeyi yapmasını yadırgardı. Selam verir, ayaküstü üç beş hoş beş eder. Sonra hiç tanımaziye çeker giderdi. Simitçisi, şerbetçisi, demircisi, ekmekçisi, işe, okula gideni, pazara çıkanı herkes onu çok iyi tanımıştı. Geçerken takılır, laf atarlardı. İnsanlar şakalaşarak gülüşüp anlık oyalanmalarla selamlaşır giderlerdi.

Fakat bu arada yaşlı ninemiz yıllardır bunu yaptığı halde ne bir gün sektirir ne savsaklar ne de önemsemezlik ederdi. “Aman bugün de süpürmesem ne olur.” dediği vaki değildir. Kar olur, kış olur, yine çıkar o kaldırımı temizlerdi. Hasta olduğu zamanlarda dahi bu işi yapması herkesçe malumdu. Çok kar yağdığında küreği ve süpürgesiyle çok uğraştığı zamanlar olmuştu. Kuşlar uçmayı unutsa o unutmaz, okullar tatil olsa o tatil yapmazdı. İnsanlar, o haliyle kamburu çıkmış iki büklüm eğilerek kan ter içinde hiç vazgeçmeden, istikrarlı çabalamasına hayret ederdi. Hiçbir zorunluluğu yoktu. Kimse de onu mecbur etmiyordu. Hatta “kendine niye eziyet ediyorsun” diye uyaranlar bile vardı. Fakat o azami ciddiyet ve vakar içinde, görev aşkıyla samimiyetini takınır, işini mükemmelen yapardı. Takılan, dokunan, uyaran, sorgulayan olursa da “Allah için evladım. Allah için.” derdi…

Bir gün kaldırımın temizlenmediğini görenler şüphelendiler. Ve olup biteni merak edenler durumu öğrendi. Kötü haber tez duyulur kabilinden hemen yaşlı kadıncağızın vefat haberi yayıldı. Neredeyse kuşlar bile uçurdu bunu bir uçtan bir uca… Ve üzüntülü hatıralar insanları sarıverdi de pişmanlıklarına bir defa daha hayıflandılar. Yaşananlar, yaşarken ne kadar da olağan gelir ama sonra hatırlandığında hep bir eksiklik duygusuyla hüzün verir. Tanıyan tanımayan bir garip hüznü hissettiler içlerinde. 

Ve öğlen namazında mahalle camisine cenazesi getirildi. Çocukları başında ağlıyor. Yakınları ölümünü konuşuyordu. Cenazesine öyle kalabalık gelmişti ki insanlar şaşakalmıştı. Kaymakam, belediye başkanı, muhtar, resmi erkân, okul müdürleri, öğrenciler, esnaf, eşraf, neredeyse bütün mahalle ve kasaba oradaydı. Kadınlı, erkekli, çocuklu bu yoğun ilgi hem şaşırtıcı idi hem de düşündürücü idi. Sevimli bir ninenin kaç tanıdığı olur. Kiminle ne kadar işi bulunurdu ki?.. Fakat tanıyanların yanında çok sayıda tanımayanlar da gelmişti. Çünkü sevildiği için herkes dilden dile, kulaktan kulağa duyurmuş, insanlar da o sâikle ilgi duymuştu. Hürmet edilen, muhabbet edilen biri için insanlar tanımasa da yardımdan, fedakârlıktan, ilgiden çekinmez…

Bu ninecik mükemmel bir ders vermişti herkese ve ders olmuştu tek başına. Hem hayatıyla hem mematıyla… 

27 Ekim 2022 / Taşdelen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir