Clicky

GERİ VİTESİ YOK!  

Hız için üretilmiş yarış araçlarının pistte nasıl yol aldığını görmek için İstanbul’daki turnuvaya merakla gitmiştim. Kenardan araçları izliyordum. Araçlar yanımdan o kadar hızlı geçiyordu ki ister istemez bu tempolu yarışın sonunu merak ediyordum. Araçlar birbiriyle yarışırken yanımızdan geçen araçların motor sesleri de ayrı bir heyecan katıyordu ortama. Bulunduğu ortama adapte eden güçlü motor sesleri adeta sinema filmlerindeki gerilimli fon müziği gibi yarışmanın içine katıyordu insanı. Bir müddet sonra yakınlarımda bir yere yarış araçlarından biri hata yaparak kenarda kaldı. Araç çok hasar almamasına rağmen hareket etmiyordu. Geri gelmesini bekliyordum fakat kımıldamıyordu. Kenarda bekleyen 2-3 kişi belirdi arabanın yanında ve aracı bulunduğu yerden çıkarmak için geri geri iteklemeye başladılar. Aracın arızalandığı düşüncesi içerisinde merakla yanımdaki kişiye ne olduğunu sordum:

-Ne oldu araca, kaza mı yaptı?  Sonradan fark ettiğim için olay anını göremedim.

-Yo yoo, bir şey yok. Aracı geri itiyorlar. Tekrar piste sokmak için.

-Araç neden kendi çıkmıyor?

-Bu araçlarda geri vites yok…

Bu zamana kadar geri vitesi olmayan bir araç hiç duymadığımdan oldukça şaşırmıştım. Nedenini niçinini hatıraların cebine koyarak düşündüğümde aklıma insanın geri vitesi var mı diye düşünmeye başladım. Çünkü biz de hayatın içinde hızla akıp giderken adımlarımızı hep ileri atıyoruz. Düşüncelerimiz çoğunlukla istikbale ait oluyor. Geriye dönüp çok az bakıyoruz. Bu durum farklı süreçlerde gerilim olarak da karşımıza çıkıyor. Sanki birbirimizle yarış halinde mücadelelerimiz oluyor. Biri diğerini geçmek zorundaymış gibi hamlelerimiz hep ileri doğru gidiyor. Biri birimizin yerini kapmaya ve iteklemeye çalışıyoruz. Biraz geri gelip yanımızdakine yer vermeyi genellikle tercih edemez olduk. Kavgalarımızda arttı. İtiş kakışlar.. Sözlü tartışmalar. Aile içinde ki anlaşmazlıklar…

Hep öne çıkmak hırsındayız. Oysa bizim de geri vitesimiz olsa hayat ne güzel olurdu. Örneğin aile içi bir tartışmanın içinde olduğumuz sırada, “kusura bakma” diyerek geri vites yapsak; markette dolu dolu alışveriş sepetiyle sıra bize gelmişken arkamızda sıra bekleyen ve elinde tek tük şeyler olan kişiye, “buyurun, siz çok beklemiş olmayın” diyerek yer verebilsek ne güzel olurdu.

Geri vitesimiz olsa daha bir esnek yaşayabilirdik hayatı. Olur ya insanız, hata yapabiliriz. Mahcup olmamak için hatalarımızın bilinmesini istemeyiz. Hatamız ortaya çıkarsa da üzülürüz. Bazen yalanlar girer araya, bazen ses yükseltmeceler… Kılıflar uydururuz ört bas etmek için. Hatta daha ileri gidenler bile olabilir. Oysa kusura bakma diyerek hız kessek, bir adım geri dursak, hatamızdan dolayı mahcup olsak… Hatta özür dilesek, ne kaybederiz ki? Hem böyle insanlar daha çok sevilir. Hem kendi kendine de sevilir. Yani vicdanı da bu hareketlerinden memnun olduğu için huzurlu olur.

Geri vitesimiz olmalı. Çünkü hayat hep ileri doğru akmıyor. Bazen duruyor. Bazen aşağı çekiyor. Bazen yukarı itiyor. Bazen de düşürüyor. Geri vitesimiz olmalı ki yanlış yaptığımızda dönebilelim. Israrla tehlikelerin içine doğru ilerlemeyelim.

Sabırsız arkadaş hızına dayanamamış, motorun ısınmış, su kaynatıyor. Biraz dur, motoru kapat, soğuyup, dinlensin… Kendini riske atma!..

Kuş Sütü / Ahmed İhsan Genç

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir